Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | find out v. | anlamak | ||
Tom found out what the problem was. Tom sorunun ne olduğunu anladı. More Sentences |
||||
Common Usage | find out v. | bulmak | ||
We must find out why countries like Sweden and Finland can do that whilst other countries cannot. İsveç ve Finlandiya gibi ülkeler bunu yapabilirken diğer ülkelerin neden yapamadığını bulmalıyız. More Sentences |
||||
Common Usage | find out v. | keşfetmek | ||
I'm going to find out about you. Seni keşfedeceğim. More Sentences |
||||
Common Usage | find out v. | ortaya çıkarmak | ||
Let's find out who killed them. Onları kimin öldürdüğünü ortaya çıkaralım. More Sentences |
||||
Common Usage | find out v. | öğrenmek | ||
I was astonished to find out from my Christian-Democratic counterparts that pregnancy is a purely female issue. Hristiyan-Demokrat meslektaşlarımdan hamileliğin tamamen bir kadın meselesi olduğunu öğrendiğimde çok şaşırdım. More Sentences |
||||
General | ||||
General | find out v. | bakmak | ||
I'll ask around and see if I can find out if anyone has ideas on how to solve the problem. Sorup soruşturacağım ve sorunu nasıl çözebileceğime dair bir fikri olan var mı diye bakacağım. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | find out v. | bulgulamak | ||
General | ||||
General | find out v. | çözmek | ||
General | find out v. | iç yüzünü anlamak | ||
General | find out v. | bulgulamak | ||
General | find out v. | bulgulamak | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | find out v. | tespit etmek | ||
Phrasals | find out v. | intikam için yeniden bulmak | ||
Phrasals | find out v. | dönüp yine bulmak | ||
Phrasals | find out v. | evde bulamamak | ||
Phrasals | find out v. | dışarıda olduğunu öğrenmek | ||
Phrasals | find out v. | suçüstü yakalamak | ||
Phrasals | find out v. | suçüstü basmak | ||
Phrasals | find out v. | hırsızlık yaparken yakalamak | ||
Phrasals | find out v. | tespit etmek | ||
Phrasals | find out v. | belirlemek | ||
Phrasals | find out v. | (öcünü) almak | ||
Phrasals | find out v. | karşılık vermek | ||
Phrasals | find out v. | iade-i ziyaret yapmak | ||
Phrasals | find out v. | gizli bir şey keşfetmek | ||
Phrasals | find out v. | bilinmeyeni açığa çıkarmak | ||
Phrasals | find out v. | bir sırrı ifşa etmek | ||
Phrasals | find out v. | gizli bir şey öğrenmek | ||
Phrasals | find out v. | muğlak bir şeyi doğrulamak |